Öncelikle dolardaki seyre bakalım. Yıl başında hedeflerimiz dahilinde önce 2.70 seviyesinin üzerine çıkan dolar siyasi gelişmeler ve terör olayları ile 3 TL’nin de üzerine çıktı. Ancak hikaye henüz bitmiş değil. Çünkü malum siyasi gelişmeler katlanarak devam ediyor. Önümüzde 1 Kasım seçimleri var. Türkiye önemli bir viraja girecek. Beklentiler ise karmaşık hale geldi. 7 Haziran seçimleriyle aynı sonucun çıkması durumunda neler olacağını kimse tahmin edemiyor. Hangi siyasi parti taviz verip koalisyona yanaşacak? Kurulan koalisyon hükümeti neyi getirecek? Gibi birçok farklı sorunun cevabı olmadığı için piyasalar da önünü göremiyor. Bu belirsizlik ortamında hem kredi derecelendirme kuruluşları hem de FED Türkiye’yi tehdit etmeye devam ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşları haklı olarak kurdaki etkiye bakarken, FED faiz artımında başlamak üzere. Bu ortamda ise tek sessiz kalan kurum Merkez Bankası. Merkez Bankası yaptığı son açıklamada FED faiz artırımından sonra harekete geçeceğini belirtmişti. Peki Neden?
FED’i beklemenin ne anlamı olabilir. Zaten siyasi gelişmelerin fiyatlandığı bir ortamda kurun bu kadar yüksek seyretmesi, ekonomik verilerin giderek kötüleşmesi ve enflasyon rakamlarının her geçen gün artması yeteri kadar tehdit oluşturuyor. İkincisi artık FED ’den sonra Merkez Bankası’nın faiz artıracağını biliyoruz. Dolayısıyla bildiğimiz bir konuyu piyasada fiyatlamanın anlamı yok. Zaten ortalama fonlama maliyetleri yüzde 8.50’nin üzerinde seyrediyor. Gösterge faizler yüzde 11 seviyesinin üzerinde kalıcı hale geldi. Bu durumda geç kalınmış bir adımın da hiçbir anlamı olmayacak. Tek anlamı zamanında piyasaya girememiş yatırımcıların da dolara yönlenmesini spekülatif hareketin başlamasını sağlayacak. Dolayısıyla dolar da ki düşüşleri halen alım fırsatı olarak gören kesim bu alışkanlığından uzunca bir süre vazgeçmeyecek. Bu durumda bir de FED ‘in faiz adımları ile piyasa girdiğini eklersek Dolarda 3.20 seviyesinin üzerinde fiyatlamaların önümüzdeki süreçte normal olacağını söyleyebiliriz. Bu kötü senaryo tabii… Tarafı ise belirsizliklerin ortadan kalkması ile kurun yeniden 2.84-2.90 aralığında hareketine devam etmesi olacak. Ancak bu süreçte uzun soluklu olmayacaktır.
Altın kanadında ise ONS fiyatları ciddi anlamda yara almış durumda. Hem daralan küresel ekonomi hem de FED ‘in faiz beklentilerinin doları güçlendirmesi ile 1060 dolar seviyelerine kadar gerilese de halen 1100 seviyesinin üzerinde fiyatlanmaya devam ediyor. Altında iyi senaryo küresel ekonomideki daralmanın risk algısını değiştirip güvenli liman talebini artırması olacaktır. Özellikle Çin’den gelen verilerin kötü olması ve yeni bir kur savaşının başlaması altına olan talebin artmasını sağlar bu durumda yeniden 1200 doların üzerinde fiyatlamalar görebiliriz. FED ‘in faiz artırımı kararı ise yeniden 1060 dolara yakın seviyelere çekilmemizi sağlayabilir.
Böyle bir ortamda iki değişkenden de etkilenecek olan gram altın favori yatırım aracı olarak görünüyor. Siyasi belirsizlikler ve FED etkisinden etkilenen dolara karşılık değer kaybetme potansiyeli olan altın riskinden korunmak için Gram altın şu an için ön planda. 108 TL seviyesinin kırılması durumunda 110 TL ardından da 114 TL seviyesinde yeni zirve oluşabilir.